Zonguldak, Karabük ve İstanbul’da geçtiğimiz aylarda iki liseli ile iki üniversite öğrencisinin kendi canlarına son vermeleri, intihar vakalarını yeniden gündeme getirdi. Nedir genç intiharları? Gençleri intihara sürükleyen nedenler nelerdir? Önceden saptanabilir mi? Bu ölümler engellenebilir mi?
Karabük 75. Yıl Anadolu Lisesi’nde aynı sınıfta okuyan iki öğrenci, 22 Mart’ta ağaçta asılı olarak bulundu. Olay, arkadaşlarına cep telefonundan attıkları konum ve “Bunu ailemize iletin” mesajıyla ortaya çıktı.
GERİYE MEKTUP BIRAKTILAR
Karabük’te 75.Yıl Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencileri 15 yaşlarındaki Oğuzhan U. ve Ömer Yusuf U, okula gitmek için evlerinden çıktı. Öğleden sonra arkadaşlarına cep telefonlarından konum mesajı attılar. Okul arkadaşları aramalarına rağmen 2 öğrenciye ulaşamayınca okul çıkışında sınıf arkadaşları kendilerine attıkları konuma gittiklerinde Oğuzhan U. ve Ömer Yusuf U’nun bir ağacın dalında iple asılı buldu. Manzara karşısında şok yaşayan arkadaşları hemen 112 ekiplerine haber verdi. Bunun üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri öğrencilerden birini ağacın dalına asılı vaziyette diğerini ise boynunda asılı ip ve kırılan ağaç dalı ile yerde cansız bedenlerini buldu.
Olay yeri yakınında bulunan okul çantalarının bulunduğu yerde kağıda “Telefonlarımızdaki notlara bakın” yazılı not bulundu.
Gencecik yaşlarında sebep ne olursa olsun yaşanacak çok güzel günleri olmasına rağmen ölmeyi tercih eden iki gencin, telefonlarındaki notları, etik açıdan paylaşmayı doğru bulmuyoruz.
AİLESİ KAYIP İLANI VERDİ, ORMANDA CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI
Bu olaydan 10 gün sonra İstanbul Bahçeköy Kredi Yurtlar Kurumu Öğrenci Yurdu’ndan 1 Nisan saat 14.00 sıralarında ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi Hamit Egemen için ailesi polise kayıp müracaatında bulundu.
İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, iz ve kadavra köpekleri ile Egemen’in kaldığı yurdun çevresinde bulunan ormanda arama yaptı. Aramalarda Egemen’in yurdun yakınındaki ormanda cesedine ulaşılırken, yanında av tüfeği görüldü.
Yapılan ilk incelemelere göre, Egemen’in av tüfeğiyle intihar ettiği değerlendiriliyor.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ BUSE
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ikinci sınıf öğrencisi olduğu öğrenilen 21 yaşındaki Buse Y.’nin ağaca asılı halde cansız
bedenini görenler durumu polis ekiplerine haber verdi.
Sağlık ekibinin ilk müdahalesini yaptığı genç kızın hayatını kaybettiği belirlendi.
NEDEN HAYIR DİYEMİYORUZ?
Erkek arkadaşının terk ettiği öne sürülen Buse, neye ‘hayır’ diyemedi de omuzlarındaki yükün ağırlığı onu bu sonuca sürükledi?
Uzman psikolog Derya Yalçınkaya, Video Terapi’de, bencil, anlayışsız, kötü bir şekilde yargılanacak olsanızda her şeye ‘evet’ denilmemesi gerektiğini belirtiyor. Yalçınkaya, her şeye ‘evet’ demenin, sevilmeme, reddedilme, insanları üzme ve yalnızlık korkusundan kaynaklanabileceği görüşünü paylaşıyor.
Uzmanlar, ‘Hayır’ diyemediğimizde aslında kime ‘evet’ dediğinizi fark edin. Çünkü, önce kendimizi tanımaktan geçiyor her şey. ‘Hayır’ diyemeyen insanlar kendilerini bir süre sonra başkalarının hayatlarını yaşarken bulurlar.
İstekleri kendi tercihleri olmaktan çıkıp depresif ruh haline geçiş yapabilirler” değerlendirmesini önümüze koyuyorlar.
ÜÇÜNCÜ SIRADAKİ ÖLÜM NEDENİ
İstatistiklere göre, dünyada her 3 saniyede bir kişi intihar girişiminde bulunuyor. Bu girişimlere yüzde 80 doğrudan bir ruhsal hastalık neden oluyor. İntiharın bir “yardım çığlığı” olduğuna dikkati çeken uzmanlar, kişinin öncesinde bir çok davranış ve konuşması ile de intihar edeceğini belli ettiği söylüyor. ‘Kendime zarar vermekten korkuyorum’, ‘Yaşamak anlamsız geliyor’, ‘İntihar dışında başka çare kalmadı’ cümleleri ise intihara ilişkin anahtar kelimeler.
Psikiyatri uzmanı Dr. Mahir Yeşildal, intiharların yaklaşık yüzde 80’inin doğrudan bir ruhsal hastalıkla ilişkili olduğunun kanıtlandığını söyledi.
Majör depresyon, bipolar affektif bozukluk ve psikotik bozukluklarda intihar oranının yüksek olduğuna dikkati çeken Dr. Mahir Yeşildal, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İntihar, kişinin istemli şekilde kendisinin ölümüne yol açma eylemi olarak tanımlanabilir. Sıklıkla çaresizlik hissinin sonucu olarak ortaya çıkar ve maalesef modern çağın insanı çözümlerin tükendiğini hissettiğinde intiharı çözüm gibi görebiliyor. Maddi sorunlar ve kişiler arası çatışmalar intihara sebebiyet veren stres etmenlerinin başında gelir.”
,
Yeşildal, “Tamamlanmış intiharlar erkeklerde kadınlardan 3-4 kat fazla iken intihar girişimlerinde bu oran tersine dönmektedir.İntihar aracı olarak erkekler ateşli silahları, kadınlar da kimyasal maddeleri daha çok kullanmaktadırlar. Genç erişkin ve ergenlerde intihar ölüm nedenleri arasında önemli bir yere sahiptir. Kaza ve cinayetlerden sonra üçüncü sıradaki ölüm nedenidir” bilgisini verdi.
GENÇLİK İNTİHARLARI
Prof. Dr. Bengi Semerci de kendisine ait internet sitesinde, gençlik intiharlarını masaya yatırdı.
Prof. Dr. Semerci, kendisine gelen “Sayın Semerci, intihar etmeyi düşünüyorum. (yaş: 18)”, “Doktor hanım, kızım iki kez intihar girişiminde bulundu. Henüz 16’sında, yeniden yapacak diye korkuyorum.”, İntiharın eşiğindeyim, lütfen yardım edin. (yaş: 19)” mesajları da paylaşarak, şu değerlendirmede bulundu:
“15 yaşındaki A. evde bulunan ilaçlardan bir bölümünü içerek intihar girişiminde bulunmuştu. Görüşmede ailesi, intihar etmesini gerektirecek hiçbir sorunu olmadığını, başarılı, arkadaşları olan, sevilen bir genç olduğunu, böyle bir şey yapmasını anlayamadıklarını dile getirdiler. Öyküyü derinleştirince, A.’nın son zamanlarda okuldan gelir gelmez odasına çekildiği, ailesi ile pek konuşmadığı, konuştukları zamanlarda daha çok tartıştıkları, tartışmalarda ailesine
sıklıkla onu umursamadıklarını ve anlamadıklarını söylediği öğrenildi. Ayrıca okul, son zamanlarda derslerinin bozulduğu, sınıfta sorun çıkardığı, bazen uyuduğu, arkadaşlarına ölümün nasıl bir şey olduğunu, ölürse neler hissedeceklerini sorduğu bilgisini ekledi. Bir hafta önce de A. çok sevdiği tişörtünü ve yıllardır odasında duran oyuncak bebeği kardeşine hediye etmişti… Tüm bu bulgular aile ve okul tarafından A’nın ergenliğe girmesine yorulmuş, bir kısmı ise sorulmadan önce fark bile edilmemişti. Oysa A. ölüme hazırlığının her aşamasında ailesine ve çevresine mesajlar vermiş, yardım istemişti.”
BENZER ÖYKÜLER
A’nın öyküsüne benzer öykülerin birçok ailede yaşandığını ifade eden Bengi Semerci, “Çoğu kez anlaşılamamakta, ancak olay gerçekleştikten sonra şaşkınlık yaşamaktadır. Peki, nedir genç intiharları? Gençleri intihara sürükleyen nedenler nelerdir? Önceden saptanabilir mi? Bu ölümler engellenebilir mi?” sorularına açıklık getirdi.
12 yaş altında intihar girişimi az görüldüğüne, çocukların ölümü, bir savunma aracı veya başkalarıyla mücadeleden kurtulma yolu, başkalarını uyarma şekli olarak kullanmayı ve ölümün anlamını erişkinlerden öğrenmekte olduğuna dikkati çeken Semerci, şöyle devam etti:
“Genç intiharlarında hâkim duygu kızgınlık ve öfkedir. Unutulmaması gereken önemli bir konu, intihar girişimi bir yardım çağrısıdır. Bu nedenle bize önemli gelsin gelmesin, her türlü girişim dikkatle izlenmeli ve gencin yardım çağrısı karşılıksız bırakılmamalıdır.”
Prof. Dr. Bengi Semerci, risk faktörlerini de şöyle sıraladı:
“Daha önce intihar girişiminde bulunmuş olmak, alkol ve madde kullanımı, devamlı ölümle ilgili düşünceler, karamsarlık, ümitsizlik, depresyon, psikoz, yeme bozuklukları, yakın akrabalarda intihar girişimi, cinsel ve fiziksel istismar, aile içi çatışmalar, okul başarısızlığı, ağır fiziksel hastalıklar ve diğer intiharlar.”
İNTİHAR NEDENLERİNİN BAŞLICALARI
İntihar nedenlerinin bazı temel başlıklar altında toplanabileceğini kaydeden Semerci, “Bunlardan ilki psikolojik hastalıklardır. En sık intihara yol açan hastalık olarak depresyon karşımıza çıkmaktadır. Derslerde ve işlevsellikte bozulma, ilişkilerin bozulması, saldırganlık, uyku düzeninde değişme gibi durumlarda depresyon düşünülmelidir. Benzer şekilde alkol, madde bağımlılığı, borderline kişilik bozukluğu gibi ruhsal hastalıklar tedavi edilmediklerinde intihar ile sonuçlanabilir. İkincisi yaşamsal sorunlardır. Bunların en önemlileri, aile içi sorunlar, ailede şiddet olması, ailede bir ruhsal hastalık ya da intihar girişimi öyküsü olmasıdır. Son önemli neden grubu sosyal uyum bozukluklarıdır. Benlik saygısında azalma, mutsuz olma, kendini soyutlama, sorun çözmede başarısızlık gibi” bilgisini verdi.
BASININ ETKİSİ
Basında intiharlar hakkında genel bilgiler verilmesinin, baş edilen durumların aktarılmasının, yardım yollarının yayınlanmasının intiharların engellenmesi için olumlu yönde yardımcı olduğunu ifade eden Semerci, “Buna karşın, intihar olayının dramatize edilerek verilmesi, tetikleyici bir haber olabilir. Özellikle gençler için özendirici ve öğretici bir haber haline gelebilir. Özellikle de sembolik ya da bir grup aktivitesinden kaynaklanan intiharlar intihar girişimlerini arttırabilir. Habere eklenen ‘her şeyi vardı, ölüm bile onları ayıramadı’ gibi yorumlar, olay nedenini basite indirgeme, hatta ilk haber olması, başlığa intiharı koyma, fotoğraf verme ya da ‘başka çaresi kalmamıştı’ benzeri intiharı onamanın intihar girişimlerini arttırdığı bilinmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
NASIL ANLAŞILIR?
Semerci, çocuklarda depresyon başta olmak üzere bir takım ruhsal hastalık belirtilerini gözleniyorsa, daha önceki davranışlarında belirgin değişme varsa, yemek ve uyku alışkanlıkları farklılaştıysa, içe kapanmış, insan ilişkilerinde bozulma olmuşsa, ölümle ilgili düşüncelerini arada dile getiriyorsa, önemsiz olduğundan, kimsenin kendini umursamadığından bahsediyorsa, güvenlik ve sağlık açısından umursamaz hareketleri olmaya başladıysa ve kendine ait şeyleri armağan etme, bir anlamda veda konuşması olabilecek söylemlerde bulunuyorsa, ayrılık hazırlıkları yapıyorsa dikkatli olmak gerektiğine işaret etti.
Semerci, “Onu anlamaya çalışmak, paylaşmaya çalışmak ve en kısa zamanda doktora başvurmak uygundur. Bu tür değişimleri sadece döneme özgü diye değerlendirmek üzücü sonuçlara yol açabilir. Özellikle ruhsal hastalıklar ve intihar gibi davranışlar, ailelerin bilinçsiz olarak çok görmek istemedikleri, kendi çocuklarına ve ailelerine “yakıştıramadıkları” bu nedenle de yadsıdıkları durumlardır. Unutulmaması gereken, her türlü ruhsal hastalığa hepimizin yakalanabileceği, bunun bir suç ya da ayıp olmadığıdır. Hatta aksini düşünerek zamanında tedavi ve diğer yardımları yapamamak, sonradan kişilerin kendilerini daha da suçlamalarına neden olabilir” şeklinde uyarıda bulundu.
NASIL ÖNLENEBİLİR?
Prof. Dr. Bengi Semerci, eğitimin önemine dikkati çekerek, intiharların nasıl önüne geçilebileceğini de şu şekilde paylaştı:
“Ulaşılabilecek kriz merkezleri oluşturmak ve telefonlarının bilinmesini sağlamak, intihar metotlarının denetlenmesi (atlanabilecek belirgin yerler, tüp gaz, ilaç gibi) ve basının özendirici ya da tetikleyici değil eğitici yaklaşımı toplumsal engelleme yollarıdır. Gençler için aile, okul ve arkadaş gruplarının eğitilmesi en önemli konudur. Arkadaşlar gençlerin yaşamında çok önemlidir. Aileleri ile paylaşamadıkları düşüncelerini onlarla paylaşabilirler. Bu nedenle o yaş grubunun intihar ve riskler hakkında doğru bilgilendirilmesi çok önemlidir. Anne-babaların çocuk ve gençlerle paylaşmayı öğrenmesi, onlarla uygun iletişim şekilleri bulabilmesi, iletişimlerini sadece okul-ders-başarı üçgeniyle sınırlamaması, çocuklarını daha yakından tanımayı ve onları dinlemeyi öğrenmesi önemlidir. Okulda riskli çocukların saptanması, sosyal etkinliklerin arttırılması, ders başarısızlığı, kız-erkek arkadaşlıklarındaki başarısızlığın önemsenmesi, okuldan kaçma, izolasyon gibi belirtilerin takibi, alkol ve uyuşturucu konusunda bilgili olmak önemlidir. Bu şekilde belirlenen çocukların aileleri ile ilişki kurulmalı ve gerekli durumda uzman yardımı alınmalıdır. Aileler ve okul gençle ilgili bir sorun saptadıklarında, özellikle de bir ruhsal hastalık belirtisi gördüklerinde hemen tedavisi için bir uzmana başvurmalı, gerekirse intiharı önlemek için hastane tedavisi uygulanmalıdır.”
Prof. Dr. Semerci’nin ifade ettiği gibi eğitim yaşamın her alanında hayati öneme sahip.
Bir gencin ölümü tercih etmesi, sadece onun kararı olarak düşünülmemelidir. Başta ailesi, arkadaşları, çevresi, eğitim aldığı okul ve toplum da intiharlardan kendine ders çıkarmalı, gencecik evlatlarımızın bu yola başvurmasını önleyecek tedbirleri almalıdır.